Yangın Büyüyor!

Yangın Büyüyor!

Kapitalizm dünyanın hemen her köşesinde işçi ve emekçilerin kanını emmeye devam ediyor. Kapitalizmin asalaklığı ve çürümüşlüğü her yanı sarmış durumda. Buna karşı protostolar yükseliyor, kapitalizmin altındaki patlayıcı yığını patlamaya hazır bir volkan gibi büyüyor.

Eylül ve Ekim ayı içinde dünyanın bir çok ülkesinde işçiler, emekçiler sokaklara indi. Protestoların ortak yanını yolsuzluk ve yoksulluk oluşturdu. Yolsuzluk batağına batan hükümetler, giderek büyüyen işsizlik ve yoksulluk protosto edildi.

Şili’de Halk Sokaklarda… Ölü Sayısı Artıyor.

Şili’de Metro ücretine yapılan %4’lük zam sonrası, hafta başında “turnikeden atlama” şeklinde başlayan protestolara güvenlik güçlerinin şiddetle karşılık vermesiyle çıkan olaylarda şiddet gittikçe tırmanıyor.

Hükümetin geri adım atmasına karşılık, protestoların sürmesiyle  birçok kentte “acil durum” ilan edildi. Ülkenin başkenti Santiago yakınlarında bulunan Renca bölgesinde yağmalanan bir giyim fabrikasında çıkan yangında 5 kişi hayatını kaybetti. Sabah saatlerinde de başkent Santiago’nun San Bernardo bölgesinde yağmalanan bir süpermarkette çıkan yangın sebebiyle 3 kişi hayatını kaybetti.

Nüfusu 18 milyonu aşan Şili’yi savaş alanına çeviren ve bazı bölgelerde hayatı durma noktasına getiren gösterilerde Şiddetli gösterilere ve yağmalara sahne olan Şili’de, Diktatör Augusto Pinochet’nin 1990’da devrilmesinden bu yana doğal afet harici ilk kez “acil durum” ilan edilerek, güvenliğin orduya teslim edildiği belirtiliyor.

Irak : Gösterilerde 22 kişi Öldürüldü, Protestolar Devam Ediyor

1 Ekim günü Irak’da, sosyal medya üzerinden barışçıl gösteri çağrılarıyla başlayan protestolar devletin müdahalesi sonucu, şiddetlendi. Bağdat ve güney kentlerinde yapılan protestolarda, 110’dan fazla ölü ve 6000’den fazla yaralı var. Yaralılar tutuklanma riskinden dolayı hastanelere gidemiyor. Devlet tüm şiddetiyle halka saldırıyor, gerçek mermi de dâhil tüm araçlarını seferber ederek isyanı bastırmaya çalışıyor. 2003’te Amerika’nın saldırısından sonra başa getirilen yöneticilerle yolsuzluk ve işsizlik hat safhalara ulaşmış durumda. İşsizlik, üniversiteli işsizliği, devletin halka hizmet götürmemesi ve yolsuzluklar bu isyanın çıkış noktası. Ekonomik temelli isyan Mısır’daki büyük isyandan sonra Ortadoğu’daki ikinci büyük isyan olma potansiyeline sahip. Şu an için belirli bir hareketin öncülüğünde olmayan bu halk ayaklanması, Başbakan Adil Abdülmehdi liderliğindeki hükümetin istifa etmesi ve ülkede erken seçime gidilmesi önerilerini de gündeme getirdi. Protestolarda 51 kamu ve özel kuruma ait yerlerin yakıldığı ve ayrıca 8 parti binasının ve 2 polis kontrol noktasının da ateşe verildi. Bu da halkın var olan sisteme, devletin kendisine ve partilere olan öfkesini ortaya koyuyor, partilerin ve hükümetin işlevsizliğini yüzlerine vuruyor.

Irak parlamentosu gösterilerin büyümeden önlenmesini sağlamak için bir dizi tedbiri yürürlüğe koydu. Gösterilerde yaşamını yitirenlerin “şehit” olarak kabul edilmesi, ailelerine tazminat ödenmesi, gözaltındakilerin serbest bırakılması, öğrencilere burs verilmesi, fakirlere aylık maaş bağlanması bu önlemelerden birkaçı. Hükümet bu kırıntılarla işçi ve emekçilerin isyanının durulmasına yol açmış olsa da, diğer ülkelerde olacağı gibi, Irakta da yeni bir isyan dalgası uzakta değil. Yönetimin üretenlerin eline geçtiği, sömüren ve öldüren kapitalist sistem yıkılıp yerine hayatı ve emeği temsil eden sosyalist düzen kuruluncaya kadar işçi ve emekçilerin isyanı da bitmeyecektir.

Ekvador’da Olağanüstü Hal İlan Edildi

Ekvador Cumhurbaşkanı Lenin Moreno, milyarlarca dolarlık mali reform paketini açıklamasının ardından ülke genelinde gerçekleştirilen protestolara cevap olarak olağanüstü hal ilan etti.

Ekvador’da, Devlet Başkanı Moreno hükümetinin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı anlaşma gereği ulaştırma alanında sağlanan akaryakıt desteklerini kaldırmasına tepki olarak başlayan ulusal grevin hükumet karşıtı protestolara dönüştğ. Devlet Başkanı Moreno, gösteriler devam edrken İçişleri Bakanı ve Savunma Bakanı ile yaptığı güvenlik zirvesinin ardından tüm ülkede olağanüstü hal ilan edildiğini duyurdu.

Paris’te Eylem Sırası Polislerde

Fransa aylardır Sarı Yeleklilerin eylemleriyle çalkalandıktan sonra şıimdi sıra Sarı Yeleklilere gaz ve plastık mermi ve cop kullananlarda. Fransa‘nın başkenti Paris‘te 22 bin polis memuru, sahip oldukları kötü çalışma koşullarını protesto etmek için sokağa çıktı.

Sendikaların çağrısıyla Bastille Meydanı’nda toplanan binlerce gösterici, Republique Meydanı’na kadar yürüdü. Eylemci polisler çalışma koşullarını protesto ederek, hükümetten bu konuda adım atmasını beklediklerini belirtti.

Mısır’da Sisi Karşıtı Protestolar Sürüyor

Mısır’ın başkenti Kahire‘de geçen hafta başlayan gösteriler ülke geneline yayıldı. Binlerce kişi Mısır’ın Kahire, İskenderiye, Süveys, Menya, Beni Süveyf, El Mahalla, Kafr El-Zayat, Mansoura, El Şarkiye, Marsa Matruh ve Dmyat kentlerinde Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi karşıtı protesto gösterilerine devam etti. Göstericiler rejim aleyhine sloganlar atarak Sisi’nin posterlerini ateşe verdi. Ülkenin genelindeki metro hatlarını kapatan Mısır güvenlik güçleri, tüm geçişleri engelledi.

Mısır makamlarının iki hafta boyunca, içlerinde gazeteciler, eylemciler, politikacılar ve avukatların olduğu 2.300’den fazla kişi tutuklandı..

El-Sisi, Mısır ve orduya “dürüst ve sadık” olduğunu söyleyerek kendisine yöneltilen suçlamaların “iftira” olduğunuarak iddia etti.

Temmuz ayında yayınlanan resmi istatistikler, mısırda 2000’de yüzde 17 olan yoksulluk oranının   büğün yüzde 33’ünün yükseldiğini gösterse de gerçekte bu oranın çok daha yüksek olduğundan kuşku duyulmuyor.

Endonezya’da Yeni Çatışmalar

Endonezya polisi, tartışmalı yasal reformlara karşı düzenlenen yeni protesto gösterilerinin   sokak savaşlarına dönüşmesi üzerine polis, Jakarta’nın merkezinde göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz kullandı.

Binlerce öğrenci ve eylemci, yolsuzlukla mücadele çabalarını ve ifade özgürlüğünü ciddi şekilde sınırlayan yeni yasa tasarısına karşı çıkarak, meclisin yakınında toplandı.

Haiti: Sorumluların Cezadan Muaf  Tutulması, Yolsuzluklar  ve Ekonomideki Başarısızlığı Nedeniyle Protestocular, Başkan Moïse’in  İstifasını İstiyor

Haiti’de ABD destekli Cumhurbaşkanı Jovenel Moïse’nin istifasını isteyen devasa hükümet karşıtı protestolar tırmanmaya devam ediyor. Kötüleşen ekonomik kriz, yakıt ve yiyecek sıkıntısı ve Moïse’ye yolsuzluk iddiaları protestocuları bir yıldan fazla bir süredir sokaklara dökülmesine yol açtı. Başkent Port-au-Prince’de yüzlerce kişi gösteri yaptı. Haiti polisinin gerçek mermi  ve göz yaşartıcı gaz kullanarak protestoculara ateş açmasından sonra en az dört kişi öldürüldü.

Sıkı GüvenlikTedbirlerine Rağmen Binlerce Kişi Cezayir’de Protesto Düzenledi

Cuma günü binlerce protestocu,  ağır  güvenlik tedbirlerine rağmen, genel kurmay başkanının görevden alınmasını talep etderek başkent sokaklarına indi.

Göstericiler, uzun süre  cumhurbaşkanılığı yapan Abdülaziz Buteflika’yı Nisan ayında istifaya zorlayan hareketinin merkez üssü olan, postane meydanında toplandı ve bu kez Ahmed Gaid Salah’in görevden alınmasını istedi.

“Halk, (Bouteflika sonrası Cezayir’in güçlü adamı olan)  Gaid Salah’ın düşmesini istiyor,” “Hepimizi cezaevine tıkın, halk yınede durmayacak.”slaganları eşliğinde düzenlenen gösteriler sürüyor.

Cezayirliler, rejimin revize edilmesini talep etmek için üst üste 30 hafta boyunca Cezayir’de sokaklara dökülüyorlar.

Lübnan: Gittikçe Kötüleşen Ekonomik Kriz Protesto Edildi

Göstericiler ekonomik krizi protesto etmek için hükümet merkezinin önüne yürüdüler ve Beyrut’ta  yolları kapattılar.

Yolsuzluk ve yoksuluğun protosta edildiği  gösterilere katılanlar “kahrolsun kapitalizm”, “Halk rejimin yıkılmasını istiyor” ve ” Hariri istifa!” sloganları attılar.

Beyrut’ta bir protestocu Lübnan liderlerini devletin yolsuzlukları nedeniyle kınayarak şunları  söyledi:  “Onurlu bir şekilde yaşama talebinde bulunduk. Milletvekillerine, bakanlara ve tüm egemen sınıflara çaldıklarını geri vermek istemiyorlarsa en azından halktan çalmayı bırakmaları gerektiğini söylemek istiyoruz.”

Lübnan’ın en büyük ikinci şehri olan Tripoli’de protestocular, Başbakan Saad Hariri’nin resimlerini ateşe verdiler.

52 yaşındaki Lübnanlı bir başka protestocu kadın, AFP haber ajansına verdiği demeçte, “Sadece gece yaşayabilmek için gece ve gündüz çalıyoruz”,“Bizi aç bıraktılar, bizden çaldılar. Artık Yeter” dedi.

Lübnan şu anda dünyadaki en yüksek borç oranlarından birine, 86 milyar dolara veya ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 150’sinden fazlasına sahip.

Ürdün’de Öğretmenler 20 Gündür Eylemde

Ürdün’de öğretmenlerin 5 Eylül’de ücret artışı talebiyle başlattığı genel grev 20 günden beri devam ediyor. Ürdün Öğretmenler Birliği (JTA), başkent Amman’da bir protesto düzenledi. Protestoya katılan öğretmenler hükümetin kendilerinden özür dilemesi talebinde bulundu.

Sudan’da Neler Oluyor?

19 Aralık 2018’de Sudan’da bir ayaklanma başladı. Bu ayaklanma, Sudan’ın Cumhurbaşkanı Ömer-El Beşir’in 11 Nisan 2019’da iktidardan düşürülmesiyle sonuçlandı. Ordu, devrimci yükselişten vazgeçip, aynı eski politikaları sürdürmek için muhafazakar bir askeri darbe düzenledi. Parlamentoyu feshetti ve Askeri Geçiş Konseyi başkanlığında iki yıllık bir askeri rejim kurdu. Sudan Komünist Partisi ve Sudanlı Profesyoneller Birliği’nin öncülük ettiği Özgürlük ve Değişim İttifakı’na bağlı olan devrimci güçler, tam bir devrim yapmaya kararlılar.

Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim İttifakı arasındaki çatışma devam ediyor. Bu durum, askeri rejimin demokratik bir parti olarak maskelendiği Mısır benzeri bir çözüme yol açabilir ya da devrimci bir demokrasi ile ilerleyebilir.

2018’de Sudan’ın ekonomisinin durgunluğunun bir sonucu olarak, olumsuz sosyal baskılar çoğaldı. Büyüme oranı o yıl % -2.3’e geriledi. Bu, en az dört nedenden kaynaklanıyordu:

  1. Savaşlar. Ömer El Beşir 1989’dan beri iktidardaydı. Bu dönemde iki ölümcül savaşı yönetti. İlk savaş ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaydı. Bu savaşın ikinci aşaması 1983’ten 2005’e kadar sürdü. Savaş, iki milyon insanın ölümüne, dört milyon insanın yerinden olmasına ve ülkenin 2011 yılında Sudan ve Güney Sudan olarak bölünmesine yol açtı. İkinci savaş, Darfur eyaletindeydi. Milyonlarca kişinin ölümü ve Sahra Çölü’nün suyunun alınmasından derinden etkilenen bu büyük, marjinalleşmiş bölgenin tahrip olmasıyla sonuçlandı. Her iki çatışma Sudan’ı zayıflattı.
  2. Petrol. Sudan’ın ekonomisi, petrol ihracatına bağlıdır. Petrolün çoğu ise ülkenin güneyindedir. Ülkenin bölünmesiyle birlikte, Sudan ülkesi petrol rezervinin % 75’ini Güney Sudan’a kaptırdı. 2008 yılında, Sudan’ın GSYH’sinin %21,5’i petrol ihracatından geliyor ülkeye ve % 11,5’lik bir büyüme oranı sağlıyordu. 2014 yılında küresel petrol fiyatları düştüğünde, Sudan’ın ekonomisi de hızla düşüşe geçti.
  3. IMF. 2017 yılına kadar, Sudan’ın dış borcunun 50 milyar doların üzerinde – GSYİH’nın % 61’i – ve bunun yaklaşık % 84’ü gecikmiş borçlardı. Sudan bu borcun% 89’unu ülkelere ve ticari bankalara (geri kalanı uluslararası finans kurumlarına) borçluydu. Kasım 2017’de IMF, Sudan hükümetinin ekmek ve yakıt sübvansiyonlarını kesmesini ve Sudan Pound’unu düşürmesini önerdi. Hükümet IMF tavsiyesine uydu. Sudan nüfusunun % 50’si zaten yoksulluk içinde yaşıyordu. Sübvansiyon kesintileri ve devalüasyondan sonra durum kontrolden çıktı.
  4. 1976’dan bu yana, Sudan siyasi İslam dünyasına kaydı. ABD destekli diktatör Cafer El Numeyri, o yıl Müslüman Kardeşler’le ittifak yaptı. Nisan 1985’te, Numeyri rejiminin devrilmesi ve demokratik bir sürecin restorasyonunun önünün açılmasıyla sonuçlanan kitlesel bir ayaklanma meydana geldi. 1985-89 arasında güneydeki iç savaşa barışçıl bir çözüm bulmak ve El-Numeyri ile Müslüman Kardeşler ittifakı tarafından getirilen Şeriat kanununu kaldırmak için girişimlerde bulunuldu. Ancak, demokratik sürecin ömrü kısa oldu. 1989 yılının haziran ayında, Müslüman Kardeşler darbe yaparak, demokratik olarak seçilmiş hükümeti devirdi ve parlamento, siyasi partiler, sendikalar ve tüm sivil toplum örgütlerini feshetti. Güney’deki savaşın devam etmesi, 250.000’den fazla işçi ve memurun işten çıkarılması ve demokratik güçlerin liderlerinin işkence gördüğü (ve bazılarının öldürüldüğü) “hayalet evlerin” kurulmasıyla sonuçlanan en gerici rejimi dayattı. Bu rejimi miras alan Ömer El Beşir, Müslüman Kardeşlerin gündemine devam etti. Sudan’daki ciddi siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların üstesinden gelmek yerine, El-Numeyri ve El-Beşir hükümetleri sert bir kültürel gündemin arkasına saklandı (bunlar arasında dine küfür yasaları, kadın haklarına karşı yasalar ve Sudan halklarının ve kültürünün çeşitliliğine karşı politikalar vardı.) Hem El-Numeyri hem de El-Beşir iktidardan düştüler, çünkü ekonomik krizlere cevap vermediler; tek tepkileri IMF karşıtı ayaklanmaları bastırmak oldu.

Ayaklanma, 1940’larda Sudan sendika hareketinin doğuşuna tanık olan  işçi kenti Atbara’da başladı. Bu mücadelenin ve İngiliz destekli diktatör İbrahim Abud’un (Ekim 1964’te) ve el-Numeyri’nin (Nisan 1985’de) devirmekle için kazanılan muzaffer mücadelenin anıları yaşıyordu.

Bir dizi eski siyasi oluşum (Sudan Komünist Partisi ve Sudan Kadın Sendikası) ve yeni oluşumlar (2016’da 17 sendika tarafından oluşturulan Sudanlı Profesyoneller Birliği) sivil toplum grupları, siyasi partiler  ve Girifna – ‘Biz İğreniyoruz’ adlı yeni bir grup bu mücadeleye katıldı. Bu gruplar, ülkenin siyaseti ve ekonomisi üzerinde tam bir demokrasi ve sağlık, eğitim, barınma ve çevrenin korunmasının yanı sıra bir Ulusal Anayasa Komitesi’nin derhal oluşturulmasına bağlılık çağrısında bulunan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi etrafında toplandılar. Bu deklarasyon, çeşitli siyasi aktörleri sıkı bir şekilde birleştirdi.

Şimdilik, ordunun üstünlüğü var gibi gözüküyor. Özgürlük ve Değişim İttifakı önderliğinde kitlesel protesto hareketinin kararlılıkla ve kahramanca sürdürülmesi ve genç subayların desteği ile karşı karşıya kalan askeri cunta, gelecek üç yıl boyunca iktidarı İttifakla paylaşmak için Afrika Birliği’nin uzlaşma önerisini kabul etti. Ordu, hareketi tamamen ezmek için hazır değil çünkü birçok küçük rütbeli subay ve astsubay, İttifak’ın amaçlarına sempati duyuyor. Bu, ordunun – ondan önceki El Beşir gibi – şiddet kullanmadığı anlamına gelmiyor. Ancak kaynağını deklarasyondan alan ittifak dayanıklı çıktı. Onlar için devrimci süreç sona ermemiştir. (İşbaşı Gazetesi)

Paylaş